MAKALEYİ SESLİ DİNLE
Getting your Trinity Audio player ready...
|
Dikkat, beş duyu organımızdan uyarıcılardan aldığımız zihinsel ve fiziksel enerji, düşünme, algılama, kavrama gibi bilişsel yetileri diğer uyaranları dışarıda bırakarak, sadece belli başlı uyaranlar üzerinde yoğunlaştırma gücüdür.
Sosyal hayatın her aşamasında ve akademik hayatımızda her ne kadar zihnimizi kontrol altına almaya çalışsak da, zihnimizde dağılmalar meydana gelmektedir. Bu dağılmalarla birlikte zihnimiz enerjisini asıl odaklanması gereken uyarıcılardan uzaklaştırarak çeşitli rahatsızlıklara ya da başarısızlıklara sebep olur. Aslında insan kendi zihnini kontrol edebilmektedir, yani beyin istemli çalışan bir organdır. Ön yargılar, olumsuz düşünceler beynin kontrol edilmesini zorlaştırmaktadır. Kişi nasıl inanırsa beyin o şekilde odaklanır. “kendimi kontrol edemiyorum” düşüncesi beynin kendini kontrol etmesini zorlaştırmaktadır. “Odaklanamıyorum, konsantre olamıyorum, kendimi veremiyorum” gibi düşünceler beynin enerjisini boşa harcamaktani ve gerçekten de odaklanmayı, konsantre olmayı zorlaştırmaktadır.
Zihin ne kadar kalabalık olursa yani bir anda ne kadar fazla uyarıcıya yönelirse Dikkat de o derece yüksek oranda dağılır. Bu halde mümkün olduğunca dikkati az uyarıcıya yönlendirmek ve işleri önem sırasına koyarak yapmak beyni dağınıklıktan kurtaracak ve dikkatin seviyesini de yükseltecektir.
Özellikle bir eylem yeni öğrenilirken ya da bir konuya ilk defa çalışılırken dikkat oranı yüksek, eylem öğrenilip otomatik yapılmaya başlanınca ise dikkat oranı da düştüğü tespit edilmiştir. Bu durum bize ne kadar itina gösterilirse dikkatin de o derece yüksek olabileceğini ve korunabileceğini göstermektedir.
Yapılan çalışmalarda beyinde oksijen yetersizliğinin, alınan ilaçların dikkat mekanizmasını belli oranda bozduğu ve dikkat eksikliğine sebep olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca son 20-30 yıldır gelişen teknoloji sonucunda televizyon, bilgisayar, tablet ve özellikle akıllı telefonların yayılması ile birlikte gerek küçük yaşta izlenen filmler gerekse bilgisayar oyunları dikkati ciddi anlamda olumsuz yönde etkilemekte ve dikkat eksikliğine yol açtığı gözlenmektedir.
beynimizin prefrontal korteksi dikkatten sorumlu bölümüdür. Prefrontal korteks dikkati sürdürme, problem çözme, bir çalışmayı sürdürebilme, otokontrol, ayrıntılı düşünebilme, anlama ve anlamlandırma mantık mahkemesi gibi diğer bilişsel faaliyetlerden de sorumlu olan beynin bölümüdür. Burada meydana gelen herhangi bir hasar dikkat ve bilişsel faaliyetlere de çeşitli hasarlara sebep olabilmektedir. Bununla birlikte doğumda yaşanan problemler, havale geçirme, başa alınan darbeler, ilaçlar, aşılar, anne sütünden mahrumiyet prefrontal korteksi olumsuz etkilediğinden dolayı dikkat ve konsantrasyon bozukluğu da bu anlamda bu sebeplerden dolayı ortaya çıkabilmektedir.
Her hareketlilik hiperaktivitedir denilemez. Bir türlü yerinde duramayan, sürekli konuşan, zıplayan, konu bütünlüğünü sağlamadan konudan konuya atlayarak konuşan, dikkatini toplayamayan çocukların, ailelere ciddi sıkıntılar yaşattığı bir gerçek olmakla birlikte birçok alanda yapılacak çalışmaların hiperaktiviteye karar verilmesi için şart olduğu da bilinmelidir.
3 Yaştan önce hiperaktivite tanısı pek konulmamakla birlikte, Hiperaktivite genellikle 3 yaşından sonra kendini göstermekte ve erkeklerde kızlara oranla daha yüksek düzeyde olduğu bilinmektedir. Bununla birlikte dikkat eksikliğiyse kızlarda erkeklere oranla daha yüksek düzeydedir.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite ortalama oran %3-5 civarındadır. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu birlikte görülebilmekle beraber bazen ayrı ayrı da bireylerde kendini gösterebilmektedir.
Özellikle günümüzde İnternet ortamındaki bilgi kirliliğinden dolayı anne babalar, çocuklarını tedavi adı altında farklı çalışmalara yönlendirmekte ve bunların bir kısmının da pek fayda sağlamadığı bilinmektir. Kimi anne babalar ise sadece ilaç tedavisi ile dikkat eksikliğini gidermeye çalışmaktadır Bu da tek başına yetersiz kalabilmektedir çünkü her çocuğun bünyesi, biyolojik yapısı farklıdır.
Özellikle bilimsel egzersizlerle bilişsel süreçleri yani dikkat, hafıza, konsantrasyon, mantık muhakeme ve işlem hızını harekete geçirecek egzersizlerle yapılacak çalışmaların bu alanda yüksek düzeyde fayda elde edilmesi sağlanabilmektedir. Bu bilimsel egzersizlerle, bilişsel süreçler harekete geçirilirken uzman eşliğinde, istikrarlı ve disiplinli bir programla üst düzeyde fayda elde edilebilmektedir.
Son olarak anne baba, aile ortamı ve okul ortamı çevre anlamında düzenlenmesi ve işbirliği yapılması halinde, dikkat eksikliği ve bilişsel süreçlerdeki problemlerle baş edilmesi de o derece sağlıklı olacaktır.
Adnan Kalkan
Uzman Psikoterapist
Sosyolog/Yazar