MAKALEYİ SESLİ DİNLE
Getting your Trinity Audio player ready...
|
Davranış bozuklukları, genellikle ruhsal psikolojik ve bedensel iç çatışmalar sonucunda meydana gelir. Bu iç çatışmalar ise çocuklarda olumlu-olumsuz davranışına yansır. Davranış bozukluklarının bazı sebeplerini kısaca şu şekilde açıklayabiliriz:
Dikkat çekmek
Çocuklar genellikle dikkat çekmek için bazı davranışlarda bulunabilirler. Bu davranışların kiminin farkında, yani olumsuz olduğunun bilincinde, kimi davranışların ise istenmeyen davranış olduğunun bilincinde olmayarak sergiler. Burada anne-babalar olumsuz davranışları pekiştirmemelidir. Çocuğun dikkat çekmeye çalıştığı durum neyse, anne baba olumlu yönüne yönelmelidir.
Öfke, anne baba veya çevreden intikam almak
Öfke, öğrenilmiş olan davranış bozukluklarındandır. Anne babalar çocukların ruhsal sağlıkları ile ilgilenmelidir. Ruhsal sağlığını yani düşünsel sağlığını kaybeden çocuklarda, genellikle öfke daha fazla düzeyde olmaktadır. Mantık muhakemenin zayıflaması sonucunda çocuğun beyninde salgılanan nörotransmitterler (kimyasallar) sonucu öfkelenir ve iletişim ile çözemediği sorunların sonucunda öfke davranışı gösterir. Bazen de anne-baba ve çevreden intikam almak için öfkelenir. Çocuğun öfkelenmesine sebep olabilecek durumları ortadan kaldırarak, öfke ve olası öç almak, intikam almak davranışı ortadan kaldırılabilir.
Kendisine uygulanan olumsuz davranışlar, kavga, bağırmak, dövmek…
Çocuklar görerek öğrendiklerinden dolayı, sözden çok davranışı örnek alırlar. Dolayısıyla kendilerine yapılanı, kendileri de başkasına uygulamaya çalışır. Örneğin; anne babası kavga eden bir çocuk, kendisi de gücü yettiği kişileri dövebilir. Anne babası kendisini döven bir çocukta ise daha büyük hasar meydana gelir. Fiziksel/bedensel hasardan öte, kalıcı duygusal, psikolojik hasarlar meydana gelebilir. Çocuğun gördüğünü uygulamasına sebep olabilmektedir. Özellikle sürekli fiziksel ve psikolojik baskı gören çocuklarda hissizlik ve duygusuzluk meydana geleceğinden dolayı, başkalarına zarar verirken acıma hissini de zamanla yitirebilmektedir.
Anne-babanın söz ve davranışlarının çelişmesi
Söz ve davranışların çelişmesi davranış bozukluklarının temel sebepleri arasındadır. Anne-babalar bu anlamda dikkatli olmalıdırlar. Gerek anne kendi içerisinde veya baba kendi içerisinde söz ve davranışları düşmelidir; gerekse anne-baba arasında birinin söylediğini diğeri tam tersine yapmamalı, söylememelidir. Aksi takdirde bu, çocukta çatışmalara sebep olabilmektedir. Kimlik kazanımını zorlaştırmakta, dolayısıyla çocuğa zarar vermektedir. Anne baba arasında söz birliği ise davranış birliği ile birlikte çocukta sağlam bir kimlik meydana gelmesine vesile olur. Ayrıca çocuğun içinde bulunduğu arkadaş grubunu da dikkate almak gerekir ki, çocuk onlardan da etkilenir. Nitekim Hz. Muhammed (ASM), “kişi arkadaşının dini üzeredir” der.
Medyanın olumsuz modeller sunması
Günümüzde özellikle yapay denebilecek seviyede modeller oluşturuldu. Burada özellikle toplum nasıl bir yöne kanalize edilmek isteniyorsa, bu yönde modeller meydana getirildi. Yalan söylerken hiç çekinmeyen, ulu orta yerde cinsel davranışlar sergileyebilen, toplumsal alanda yürürken çok rahat küfür edebilen, büyüklerine saygı ve hürmet tanımayan, çok rahat hırsızlık yapabilen, nitekim kimsenin görmemesi onun için en önemli durumdur, çete kurup insanlara zarar verebilen, şiddet uygulamayı delikanlılıktan sayan medya modelleri oluşturuldu. Çocuklarımız da bunları rol model alarak cinsel dürtü bozuklukları, cinsel kimlik bunalımları, şiddet davranışları göstermeleri sıradan davranış gibi kabul eden duruma geldiler. Davranış bozukluklarının en temelinde yer alan unsurlardan biridir medyanın oluşturduğu rol ve modeller. Anne babalar çocuklarına bunların zararlarını anlatabilmeli ve ikna etmelidir. Aksi takdirde uzun süre bunlara maruz kalan çocuklar, davranış bozuklukları ve psikolojik bunalımlar yaşayabilmektedir.
Yanlış beslenme ve beslenmedeki katkı koruma maddeleri
Hz. Davut as, “Bir gün gelir yedikleri insanın tuzağı olur” der. Bugün bu sözü, tam anlamıyla hayat bulmuş haliyle yaşıyoruz. Katkı koruma maddeleri, tatlandırıcılar ve renklendiriciler başta olmak üzere yapay unsurlar, insan vücudunu ve kişilik yapısını, karakterini çok ciddi manada etkilemektedir. Hazır gıdaların içerisine eklenen koruyucu maddeler bu anlamda çok ciddi tehlike arz etmektedirler. Daha küçük yaşta, bünyenin zayıf olduğu ve her yönden insanın şekillendiği ilk 7 yaş başta olmak üzere, çocuklarda ve ilerleyen yaşlarda da büyüklerde ciddi manada hasarlar meydana getiren hazır gıdalar, içeriğine bakılarak tüketilmelidir. Özellikle madde kodları dikkate alınmalı ve içeriği incelenmelidir. Zararlı olan kısmı bertaraf edilmeli ve asla kullanılmamalıdır. Burada özellikle Mehmet Ali Bulut Can Boğazdan Çıkar Kan Gruplarına Göre Beslenme kitabını, Aidin Salih, Gerçek Tıp Yitik Şifanın İzinde kitabını, Dr. Sefa Saygılı Ailenizin Doktoru ve Tıbbı Nebevi kitaplarını tavsiye edebiliriz. Bunlar sağlık açısından başucu eserlerdir denilebilir.
Olumsuz davranışların pekiştirilmesi
Çocuklar daha küçük yaşı itibarıyla başta anne baba olmak üzere çevresinin vermiş olduğu tepkileri dikkate alır ve o tepkilere yani davranışlara yönelik davranış sergilemeye çalışırlar. Oysaki çocuğun, özellikle bebeklik döneminde sergilediği birçok davranış bilinçsizdir amaçsızdır. Fakat anne baba, çocuğun sergilediği davranışlara verdikleri tepkiler, çocukta davranışın şekillenmesine sebep olur. Mesela, yeni konuşmaya başlayan bir çocuk için, argo konuşsa dahi anne babanın vermiş olduğu olumlu tepkiler, çocuğu argo konuşmaya teşvik olduğundan dolayı bu davranışı artarak devam edebilir. Dolayısıyla çocuk bu davranışı kazanır. Çünkü argonun kötü bir şey olduğunun farkında değildir. Örnek olarak, konuşmaya başlayan bir çocuğun “lan” dediği anda, baba, “çocuğum konuşuyor” diye sevindiği takdirde, çocuk için lan kelimesi argo değil, babanın hoşuna giden bir kelime olarak çocuğun beynine yerleşir. Dolayısıyla çocuk bunu olumlu pekiştireç olarak aldığından dolayı devam ettirir. Oysa çocuk bu kelimeyi kullandığı zaman, bunun yanlış olduğunu kendine anlatılırsa, çocuk bu kelimeyi kullanmaktan vazgeçer ve zamanla unutur. Dolayısıyla anne-babalar çocuğunda meydana gelmesini istedikleri davranış, kişilik ve karakter oluşturmalarını istediği durumları pekiştirmelidir sadece.
Ölçüsüz, oransız, dengesiz tepkiler
Ölçüsüz, oransız, dengesiz tepkiler çocukta davranış sorunu meydana getirmektedir. Dolayısıyla anne babalar, hangi davranışa nasıl bir ceza uygulayacaklarını ya da hangi davranışa dengeli nasıl bir ödül vereceklerini iyi hesaplanmalıdır. Ya hep ya hiç, siyah beyaz hayat için, olumlu davranış kazandırmak açısından sağlıklı bir psikolojik yaşam yaşamak için doğru uygulamalar değildir. Allah Kur’an-ı Kerim’de Kamer Sûresi 49. ayette “şüphesiz biz her şeyi bir ölçüye göre yaratmışızdır,” der. Bu, insan fıtratı için çok çok önemlidir. Dolayısıyla her davranışımızda, her sözümüzde, bir ölçü gözetmemiz gerekmektedir.
Çizgi filmlerdeki subliminal (bilinçaltı) mesajlar ve olumsuz karakterler
Çizgi filmlerde subliminal mesajlar, çocukların bilinçle, bilinçaltında çok ciddi yıkımlara sebep olabilmektedir. Çocukların olumsuz rol model geliştirmesine, zihin kas koordinasyonu bozulmasına ve çeşitli travmalara (sarsıntı), davranışlarına yansıması sonucunda davranış bozukluklarına sebep olabilmektedir.
Çizgi filmlerde olumsuz karakterler sevimli gösterilmeye çalışılmaktadır. Böylece çocukların gönlüne girmesi daha kolay olmaktadır. Ayrıca 14-16 yaşına kadar mantık muhakeme çocuklarda gelişmeye devam ettiği için, bu yaşa kadar çocuklar tam olarak neyin ne olduğunu idrak edemediklerinden dolayı, medyada gördüklerini, çizgi filmlerde izlediklerini doğru zannedebilmektedirler. Çizgi filmlerde uçan kahramanı gören çocuğun, bu hareketini doğru kabul edip intihar eden vaka örnekleri söz konusuyken, anne babalar bu konuda bilinçli olmaları ve çocuğu kontrol etmeleri gerektiği mesajı vermektedir. Bir diğer örnek ise, çizgi filmlerde sürekli ortalığı dağıtan, bencil, egosuna düşkün, diğerlerinin hakkını tanımayan karakterlerden dolayı, çocuk da evi dağıtabilir, sorumluluk almaz. Anne babadan ise sürekli hizmetçilik görmek ister. Ayrıca yine cinsel mesajlardan dolayı, çocukta cinsel yönelimler söz konusu olabilmektedir. Kız çocuğu erkek gibi, erkek çocuğu ise kadın gibi davranış sergileyebilmektedir. Bugün çizgi filmler çocuklara hitap ettiğinden dolayı, özellikle sübliminal mesajları çizgi filmler üzerinden vermeye çalışmaktadırlar. Bunlardan da en önde gelenleri ve en çok çocuğu travmaya sürükleyenleri cinsellik ve şiddet subliminal mesajlarıdır.
Reklamlar
Reklamlar, çocukta sürekli ihtiyaç yönelimi meydana getirir. İhtiyacı olmazsa bile tüketim kültürüne çocuğu sürüklemesi sonucunda, bu isteğinin yerine getirilmemesi sonucunda çocukta doyumsuzluk oluşturulduğundan dolayı, sürekli mutsuz, üzgün, içine kapanık ya da öfkeli ve kavgacı bir kimlik geliştirmesine sebep olabilmektedir.
Oyunlar
Özellikle son zamanlarda bilgisayar oyunları, cep telefonuna da uyarlanması sonucunda çocuklar tarafından daha rahat ulaşılabilir oldu ve bu çocukları etkisi altına aldı. Oyunlara yerleştirilen açık ve gizli mesajlar, çocuklarda davranışsal bozukluklara ve daha ötesinde psikolojik bunalımlar ruhsal hastalıklara kadar sebep olmaya başladı. Bu oyunları oynayan birçok çocuk kendine zarar verebilmekte ya da başkalarına zarar verebilmektedir.
Adnan Kalkan